27 Ocak 2016 Çarşamba

İyi Bir Gece Lüks Bir İstek Aslında...

Ahh geceler..
En uyuduğum, en hızlı zaman geçirilen zamanlar..
Artık cin gibiyim.
Uyuyamıyorum.
Kaçta yatarsam yatayım 3,4,5 uyanıyorum ve sanki hayata hazırım, bitti uykum, haydi güne başlayalım tadında..



Hamilelikten mi ki?
Öyle diyollaaaaa...

Misal bu sabah 4'te uyanıp,5,5'a kadar evi dolaştığımdan, internet sörfü yaptığımdan,günü planlayıp programladığımdan sabah uyanmam gereken zamanda kalkamadım.
Yani sonra uyuyakalmışım ve işe geç kaldım, servisi kaçırdım vs.

32. hafta raporumuzu aldık, yani çalışabilirim dedim, iyiyim dedim devletime milletime, merak etmeyin sorun yok dedim. Ama uykularımdan bahsetmedim.. :/

Bakalım ne kadar dayanırız bu yolda yoldaşlar..

Çarşamba çürüğünden haberler bunlar.

Ha birde şu Bağdat Caddesi tecavüz olayı hayli canımı sıktı..
Mekan önemli gibi sanki dimi.. Adıda Bağdat caddesi.
Ne önemi varsa, tecavüz işte.
Korkunç.


20 Ocak 2016 Çarşamba

Annelere Akıl Danışmalar, Alışverişler, İkinci El Ağlamaları Başlıklı Edebi Yayın

Günler günlerin ardındaaaaaa
Seni unutmaaak mecburiyetindeyiiiimmmm...
Laylalaaaamm..

Tamam alakasız bu şarkı..
Şimdi günlerin anlam ve manasına dönelim..

Kamuda çalışan bir hamiş olarak 1 gün vali amcanın kar tatili ile şenlendim, dün de buz olur, baz olur, kayarım, düşerim, donarım kasılırım endişesiyle işe gitmedim. Eveet yaptım oldu, artık rahat bir insanım, madem herkes her şeyi kullanıyor bende bebemi, yavrımı öne sürüyorum.

Evde bir telaş bir telaş, beybinin yatak odası dolabı geldi. Kurduk, öncesi badana boya oldu, koktuk, pas olduk, kir olduk. Ya da toz olduk.. Evdeki bir milyon adet tablodan yarım milyonunu indirdik, gerçekten evimiz Louvre müzesiymiş. Şimdi İstanbul Moderne döndü.. Acaba biraz daha mı indirmeli? Şimdilik bilemedim. Çooocuumun tepkilerine göre karar vereceğim.

Minikonun dolabı...

Alınacak onlarca şey var hala... Puset, ana kucağı, ev tipi ana kucağı, beşik-park yatak, ıvır zıvırlar, onlarca şey.

Ve bunlar çok ama çok tuzlu şeyler sevgili okuyucularım.
Şansıma bana kimseden devrolmadı, gelmedi, olmadı...
Genelde kardeşlerden, arkadaşlardan, kuzenlerden gelen bu önemli ve hayati bebek yedek parçaları bulamıyoruz. Sözde çok kişi tanıyoruz. Pufff..

Her şeyi 0'dan alacağız.
Tabii ilk çocuğum her şeyin yenisi olsun, en iyisi olsun gibi bir kafayla da yaşayabilirsin. Doğrudur ki saygım da sonsuzdur. Ve ben çoğunlukla böyle düşünürüm. Lakin bazı şeyler var ki 3-5 ay kullanacak ve sonra kullanmayacak, yani ne gerek var bir ana kucağına 500 tl vermeye? O parayla ücretsiz iznini kullanırsın biraz daha, çocuğun yanında olursun. İşte gelecek kaygısına çıkmıyor mu tüm yollar sanki? Oooof oofff..

Ben size söyleyeyim bu çocuk işi doğum+alınanlar 20.000'e vurur. Teeleee tabi..


Cimri miyim?
Evet.
Gözüm döndü benim. Varyemez oldum.

Ben bunları alacağım ve herkesle paylaşacağım, iyi bir insan olacağım, melek kanatlarımı takacağım menapoza girene kadar da benim hakimiyetimde olacak. Sonra vereceğim, okiiii??
Tabüüküsüü... Her şey çok güzel... Çok şükür.


Bir de şey konusu var.. Yatak odasına beşik mi koymalıı park yatak mı? Sorun şu, yatak odasıyla bebek odası epey uzak.. Yatak odama sığar her türlü alet elevat. Beşikte 4-5 aydan fazla yatamaz diyorlar, ayırmak lazım diyorlar. Park yataklarda oldukça çirkin, ama işlevsel sanki.. Bebek orada daha uzun yatabilir sanki, yanımda, en az 1 sene, hmhh? Kim nasıl yaptı bu işi, akıl lazım, deneyim lazım. Haydi haydi anneler konuşsun ben susayım...

Sevgilerden bir demet, öpücüklerden en sulusu...






14 Ocak 2016 Perşembe

Dünyanın En Büyük Mucizelerinden: Hamilelik...

Dünyadaki ne ilk anne, ne de sonuncusuyum.
Ne ilk hamileyim, ne de sonum..
O kadar doğal.
O kadar sıradan.
O kadar arada.

Kendi dünyamdaki ilk anneliğim, belki son bilemem.
İlk hamileliğim.
O kadar özel.
O kadar önemli.
O kadar ayrıcalıklı.



Şimdi benim için bu kadar önemli, bu kadar büyük gelişmeyi yazmasam olmaz değil mi? Eh biraz konuşalım bari.. Geç bile kaldık.

Hamilelik benim için çok olumlu geçti ve geçiyor. Büyük büyük sıkıntılar yaşamadım, kendim gibiyim kendim gibiyim diyip durdum başından beri. Şükür ki..

Hamileliği 3 döneme ayırıyor bilimciler, uzmanlar, doktorlar, tatlılar.. 1. dönem ilk üç ay, en zorlu zamanlar. Yeni bir oluşum, değişen hormonlar ve değişime başlayan vücut yapısı. Hormon deyip geçme, hep söylerim kadınları hormonları yönetir diye. Beni de yönetti. Biraz sinir halleri, bolca uyku gelmesi, mide ezilmesi, yediğin şeyleri beğenmemeler, yedikten sonra mide bulantıları, üşürükten haller, eserekten püfürükler, ağlamalar, hassasiyetler..

Genelde insanlar sabah bulantıları yaşıyor, baş dönmeleri ama bende olmadı bu. Şanslı azınlıktasın dedi doktorum, ne serumlar yiyenler, rapor alıp evde geçirenler biliyorum dedi. Thankss God dedim bende!

Ama bende çok uyku ve halsizlik yaptı ne yalan söyleyeyim. İlk ayları ağustos-eylül idi, sıcaklardan bunaldım ve o kadar işi aynı anda yapabilen ben sadece işe gidebildim. Bir yanıma doktoramı, diğer yanıma kemençemi koydum. Onlarda orada öylece durup beklediler. Elime bile almadım. Eve gidip koltuğa yapışıyordum. Uzana uzana yendim hormonlarımı...

Bu dönem her ay 1 olmak üzere kilo aldım. Totalde 3 kg ile bitirdim. Onunda sebebi mide ezilmelerim ve bulantılarım için biraz karbonhidrat yedim. Pilav-yoğurt, makarna, ekmek tekrar girdi hayatıma, ama iyi oldu, o zamanlar ne yiyebilirsen.. Doktorlarda sağlıklı beslenmeyi ilk zamanlarda takmayın, bebeğin yediği minicik bir kan beslenmesi, kendinizi nasıl hissediyorsanız ona konsantre olun, iyi gelsin size yeter diyorlar. Yani benimki bana öyle dedi, epey rahatlattı.

2. Dönem ikinci 2,5 ay gibi aşağı yukarı.  Hamileliğin balayı diyorlar...  Vücudunun bebeğe alıştığı zamanlar, hormonların sakinlediği dönemler.. Artık sen eski sensin, istediğini yapabilirsin, otur kalk, git gez, vücudun aşağı yukarı aynı kiloda, henüz çok almamışsın falan. Hakikaten benim Ekim-Kasım Aralık bir kısmı öyle geçti. Ama o dönemde tez izleme jürim için çalışmam gerekiyordu ve biraz ders çalıştım, hafif stres, oturdum kaldım evde,işte.. Bu dönem bebeğim çok hareketlendi, her gün onun taklalarını, balık gibi yüzmelerini hisseder oldum.


Ayda 2 şer kilo aldım bu dönem. Toplam 9-10 oldu kilolar. Ama buna da şükür ki kendileri yoğunlukla göbeğimde kaldı, kolumda bacağımda, yüzümde bir yağlanma olmadı.. Olmuştur da öyle karpuz gibi olmadım yanii... Burnumun kanatları iki kulağıma değmedi.. kjajkdbckaffsfsfsfsss!!

Şimdi son dönem. Hamileliğin 31. haftası, 7. ayı.. Diğer zorlu kısım bu 3. periyod. Bebeğin iyice büyüdüğü, ağırlaştığı, kick box yaptığı, kişininde hafiften nefes nefese kaldığı ve çabuk yorulduğu bir zaman aralığı.. Deneyimliyorum :) Ama benim en şikayet ettiğim dönem bu dönem sanırım, bebiş mideme basıyor, midem gıcık yapıyor, boğazımdan geliyor o da öksürtüyoor.. Ve azıcık dombalak oldum...

Neleri iyi yaptımm bu süreçte? Her sabah organik yumurta yedim ve şahane kahvaltılar yaptım :) İş yerine getirdim her şeyimi.. Tebrik... Pınar bana heybeli diyoooor...:P. Beslenmeye özen gösterdim. %100 sağlıklı bir beslenme değil tamam kabul. ama %75-80 arası tutturdum diye düşünüyorum.. Yürüyüş yapmaya çalıştım, enerjimi zorladım, çok düzenli yapamasamda hep aklımdaydı.. Yoga yaptım, yapıyorum.. En güzel kısmıydı sanırım.. Öyle rahatladım ki.. Bu sayede büyük sırt ve bel ağrıları yaşamadım. Umarım son aylar da yaşamam.. Hiç ama hiç alkol almadım. Boza içtim bir iki kere, alkolü çok mudur ki? :) Kahve içmedim yani toplasan 3 kez Türk kahvesi, doktorlar veriyor günde 1 tane içebilirsin diyor, ama ne gerek dedim..Plesanta içine direkt giren, tansiyonu arttıran  gereksiz içecek.. Decaf filtre kahve yaptım içtim ama çok canım çektiğinde.

Neleri iyi yapamadım? Çay içtim ben..:( Doktor günde 1-2 bardak açık veriyor. Bende sabah minik bir kupa kahvaltıyla içtim. Açık ama. Üf çok sıkıcı açık. Ama bazen öğlenleri bazen akşamları da içtim tutamadım kendimii..:( Sonra bir kaç kere fast food yedim, hemde bayıla bayıla.. Zor tutuyorum kendimi yememek için halaa.. Ne tiksinti ne bir şey.  Her hafta 1 kez çılgınca mantı yedim en sevdiğim şeyyy! Ama bu kötü mü ki, etli yoğurtlu.. Bak bilemedim. 1 kavanoz nutella bitirdim. Ceviz, badem az yedim.  Ben ceviz sevmem ki! Üff bu konu ruhumu sıkıyor, yok zeki olur diyorlar yiyin diyorlar, aptal olmaz dimi kuzum ceviz yemedim diye.. Üf ya.. Başka... Başkaa... Aslında daha az kilo alabilirmişim ben ama kasmadım ya, hayatım boyunca kastım bu işi çünkü..

Şimdi alınan total kilo 11.
2 ay var.
15 ile bititirsem öpücem kendimi. Çok sevicem bir de haksızlık etmeyeceğim kendime bundan sonra.. Üff ne vaatler ne vaatler...

İşin fizyolojik kısmı bu şekilde.
Bir de duygu kısmı var kii.. Ooooofff ooooffff offfff!



Mucize bu.
Kadınlık bir mucize.
Allah çok büyük.
İnancım arttı resmen.
Çok mutluluk, çok şükür sebebi. Hem de her sabah uyandığında, her an durduğunda, hareketlerini hissettiğinde, her gece. Yani çok şükür çok şükür çok şükür...!

Biliyorum hassas mevzu çocuk.
Olmasını isteyeler, bunun için uğraşanlar, hayatını verenler, evladını kaybedenler..
Çok canı gönülden diliyorum ki, dileyen herkese gelsin bu mucize..

Ve bizlere nazar değmesin. Sağlıkla gelsin inşallah.

Heather Stifulsen Illustrations







11 Ocak 2016 Pazartesi

Kumsalda Hissetmenin Tek Yolu Var...

Haftaya kar geliyormuş İstanbul'a.
Kar'ı sevenler, sevmeyenler, kayanlar, top oynayanlar, ayı yogi gibi kardan adam yapanlar, kar-kahve-kedi temalı resim severler, okulları kapananlar, kapanasıcalar ve benim gibi hamilelere oldukça telaşlı ve karışık günler yolda sevgili okuyucularım.

Yağmur, sis, lodos sağda dursun.
Kar bomba haber, n'aaabeeerr...?

Ben kış severlerdenim. Güneşten kaçarım fellik fellik. Terlemekten nefret ederim, üşümek koymaz.
Sarı ışıkta duramam, ayaz kaz farketmez zıplarım falan ama dururum.

Yazı en sevdiğim yer tabikisi tatiller. Tatili sevmediğimi mi düşündün yavrusu? Yanıldın bak. ben İstanbul yazını sevmiyorum, yapışını, kaçışını, ıyk..

Oysa ki kumsallar, mavilikler, dalgalar benim o ben ben.. Balık burcuyum hem ben.. Sıcak havalarda serin sular benim olayım. Neyse işte, hep bunlar beni doğru anla diye..

Şimdi sen kar kış sevmiyorsan, al bu gözlüğü derim ben.
Hep kumsalda hisset.
Hep denizlere bak.



Karıma kışıma laf etme gözünü seveyim barajların dolması lazım.
Sonra yazın susuz kalır, yapışırsın yerlere.
İsyan etme.

İş yerinden haberler

Doğum iznine çıkmama az kaldı.
Yoo daha var 1,5 ay kadar..
Az mı çok mu?
Göreceli, görümceli.
Bana bir az bir çook geliyor.

Neyse ben daha üzerimdeki işi devretmedim.
Kasım'dan beri haydi haydi haydi ben bunu öğreteyim gel dostum desemde kimse beni iplemiyor.
Bende artık iplemiyorum.
Herhalde beni doğururken çağırmazlar değil mi?

Onun dışında aynı tas aynı hamam.
Bu kamu kurumlarından bir cacık olmaz.
8-5 çalışan içerideki çoğunluk 10-2 çalışan azınlık kurtçuklarla çürümekte.
Yani
10'da gelen adama hoş geldin diyen ve gülümseyen şefimin tatlı niyetini seviyorum ben evet.
Salak mıyım neyim?

İşte böyle son haberler okuyucum, gülüm.
Sevgilerden bir demet, öpücüklerden en sulusu...








2 Ocak 2016 Cumartesi

Hay janım, ben geldim..

Öyle ansızın çaaaat kapıyı çekerekten, aslında kimseye de söylemeden çektim gittim farkındayım.
Son yazımın üstünden ayylaaar ayylaaar geçmiş.
En son Ağustos'ta yazmışım, kendimi, olanları, bitenleri..

Bodrum'u anlatmışım.. İçimdeki küçük mucize demişim.. Orada öğrendim her şeyi, tam tatilin ortasında. Temmuz 21'de..
Ah o mucize şimdi içimde 6.5 aylık oldu, pipili, kıpır kıpır bişey...

Neler oldu neleerr desem hakikaten o kadar uzaklaşmışım yazmaktan.
Sen bir soğu bir soğu bir soğu..

İlk zamanlar mide halsizlikleri, sadece işe gidip gelmeler, başka hiç bir şey yapamamalarla geçti.
Sonra o su, bu su, doktorası, koşturması derken çok uzaklaştım ben kendimden, bir de burdan.

Şimdi 2016 oldu.. Umudum var :)

Çok yazmalı çok not almalı.

Herkese iyi yıllar.
Benim en büyük dileğim tüm sevdiklerimle birlikte sağlıkla mucizemi kucağıma almak.

Haydi ben size bu karda kışta şahane şarkılar göndereyim de barışalım gençlik..
Beni terk edenler de olmuş tabii bu arada blogger dünyasında :) Olsun kalan sağlar bizimdir. :)

Karlı İstanbul'a romantik şarkılar...

Herkese güzel seneler, mutlu umutlu yıllar, barış dolu, huzur dolu...
Görüşelim, ara beni ;)



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...