Nerelisin sen?
Nerelisin nereli, kökeni söyle?
Kütük kütük diyorum kütüğün nereli?
Hmmmmm..
Küçükken Sivas'lı.
İlkokul-Orta-Lise-Üniversite itibariyle İstanbul, Kadıköy, Moda'lı
Ruhum Fransız tabi, şehirleden Paris kendime seçtiğim.
25 yaş sonrası tekrar Sivas'lı
Evlendim Mersin'li..
Geçen sene bir İzmir seyahati yaptım Kasım'dan beri İzmir'li.
Aaa yazları kesin Ege'li!
Bir yere ait olmak. Bir yerli olmak. O sınırı çizmek. Sınır çizdim hah buralıyım dedim rahatladın mı?
Kendimi bilmez iken yani okul çağına kadar, evdeki misafirlerden, babaannemden, babamdan, amcamdan, kuzenlerden yani aileden ve yediğim yemeklerimden Sivas'lıydım ben..Oooh şahane bir çocukluk, aile içinde, sıkı fıkı, sevilgen, sevişgen Sivaslılık içimdeydi. Hoş bilmezsin ki o yaşlarda nesin, kimsin.. Çocuksun çocuk..
Sivas, Akıncılar, Memleketim ayol!
Doğduğum, büyüdüğüm yer benim Kadıköy, Moda. İlk çevrem, ilk algım, ilk havam, ilk suyum İstanbul.. Vazgeçemem, hayatta olmaz, benim canım Kadıköy, benim canım evim. Olmaz olmaaazzz, gitmem bir yere.. Hala evim, hala sokağım!
Erdal Uzer fotoğrafı, Moda
Tabii ortaokul-lise ana yabancı dilimin Fransızca olması sebebiyle Fransa ve Paris ayrıdır benim için..7 sene hayalini kurdum oranın. Şehir nasıldır, sokak nasıldır, şarabı nasıldır, kahvesi ve sigarası, cafeleri, tatlıları ne kadar tatlıdır? Ve kavuştum hayalime sene 2007'de, yaşadım Paris'te 6 ay.. Yaşamak denir mi şimdi buna, belki de tatil yaptım demeliyim.. Ben gölümü verdim Paris'e gerisi boş.. Şimdi Parisienne filmler, chansonlar benim hayatımın büyük bir bölümünü oluşturuyor. Cıızz eder bir yerim Paris duyduğumda, Sacre Coeur, Montmartre en sevdiğim!
Sonra İstanbul'a geldiğimde Nişantaşı tekrar benim nezdimde bir parlayıverdi. Orası yerli Paris'imdi benim..Öyle gözümde bir büyüdü, ama küçük orası, dar, az bir yerde..
Sivas'a tekrar dönüşüm, yani daha da kabullenişim ilk Üniversite'de oldu. Üniversitenin ilk günü tanışma sırasında, herkes lise ilkokul memleket söylerken bir elin parmaklarını geçmeyen İstanbullu insanlardık biz nihayetinde.. Aaaa dedim, ne acayip. Kimse İstanbullu değil.. Maraşı, Antepi, Bakılesir'i..Sonra bayramlar gelirdi herkeste yolculuk telaşı.
Nereye?
Memlekete..
Bir ben İstanbul'da, ne bu be benim memleket nere? Niye yok? Niye kalakaldım ben?
Uzun uzun,ağdalı memleket temalı 4 üniversite yılı işte..
Ben toplasan 3 kez gittim Sivas'a.. İlkokul 1 sonrası, Hazırlık'tan Orta 1'e geçtiğimde 11 yaşımda ve son olarak sene 2000'de babamla.. Döndükten bir kaç ay sonra hastalığına teşhis konuldu ve ertesi sene kaybettik.
Sanırım o zamandan beri daha düşkünüm "memleketime".. Ah bir de o kara gün olmasaydı.. 2 Temmuz 1993, daha da çok severdim ya, neyse!
Şimdi oraya gitmeye hala cesaretim yok babamdan ötürü. Çok gidesim var bu yaşımda bu kafayla tekrar bakmak ama cesur değilim, evet..
Sonra evlenince kütük güneye alındı.. Haydaaa hop! Mersin.. Bilmem, tanımam, etmem, görmedim, gitmedim ama kimliğimde yazıyor işte..
Gitsek ya, Adana, Mersin, Antep...Giden, bilen vardır elbet..
Ne kaldı?
Haa İzmir!
Yaaa o ne güzel memleket yaa... Kurban olurum valla :)) Kordonuydu, deniziydi, Pasaport'u, Bodrum'a Çeşme'ye yakınlığıydı Allaaaaam ne güzel şehir. Oralı olabilirdim bak. Ege insanıyım aynı zamanda. Her yere yakın. Yaz gibi, yazlık gibi..
Pasaport, İzmir
İşte ben gönlümü bırakıyorum bir çok yere.
Nereliyim ki ben?
Ne dicem insanlara?
Bu nasıl saçma bir soru aslında..
Peki ya ben nerden geldim buralara?
Bu sabah
http://yenibiranlam.com/ bloğunda okuduğum son yazıdan etkilendim sanırım.
Taşı toprağı memleketim benim her yeri güzel. Fazla milliyetçiyim ben, duygusala bağlarım, oturur ağlarım.
Her yerliyim ya..
Afrika'nın gizemli köylerine gitsem oralı olurum hemen.
Dünyalıyım nihayetinde.
Bu da böyle biline!