7 Temmuz 2014 Pazartesi

Ne güzel komşumuzdun sen Naciye Abla!

Dün geceden beri kafamda deli cümleler döner durur. Hakikaten cümleler, kelimeler gözümü kapattığımda gözümün önüne gelen resimler.

Çook eskiden, ama çok eskiden. Yani ilk doğduğum zamanlar, Moda'da, gözümü açtığım ilk dünya, benim kainatımdı evim, Naciye ablamın evi, onların ailesi benim ailem içi içe, öyle gördük, öyle büyüdük.

Moda dememe de bakma aslında, Moda deyince göz önüne gelen imajdan çok uzaktı bizimkisi. Eveet o imaj için, daha sağlıklı ortamda büyüsün çocuklarım diye taşınmış babamlar oraya. Bir gün ablam 4-5 abim 1 yaşlarındayken, ablam birinden kötü sözler öğrendiğini duyan babam oraya taşınmaya karar vermiş.. Ben çocuklarımı burda büyütmeyeceğim demiş. Çok zor karar, Sivas'tan gelen bir aile, maddi durumları yokken, tutunmaya çalışırken böyle bir davranışta bulunmaya çalışmaları hep bana bir hayret uyandırmıştı, hayranlıkla takdir ettim her zaman. Bizim Moda'ya taşınmamızdaki en kaba hikaye böyle..

Bir ev, ikinci ev, üçüncü ev derken, en sonuncusu benim doğduğum Şair Latifi sokak..
İnce uzun bir doku, bitişik nizam, modern yeni kentin yeni görüntüsü.. Bu da şehircilik terimlerim.
Ama her apartmanın arkada avlusu, bahçesi ortanca çiçekli, incir ağaçlı, mis kokulu..
Bizim ev o bahçeye açılan bildiğin bodrum kat dairesi.
Minicik.
Ablam, abim kocaman ben minik. Onlar 14 ve 11 yaşlarında. Sanki yoklar ben küçükken, hep okuldalar hep sokaktalar, ben evde tek çocuk.. En çok annemi hatırlıyorum yanımda, klasik :), Abim ve ablam sokağa çıkarken ağladığımı peşlerinden, annemde beni sakinleştirmek için bahçeye çıkardığını.

En yakın arkadaşım Erdem, ev sahibimizin torunu, üst katta onlar. Her an birlikteyiz Erdem'le benden 1 yaş büyük.

Ve Naciye ablalar. Tam karşı apartmanımızdaki bodrum kat. Arada sokak geçiyor sadece, 5 metre var yok.. Sosyal yapı aynı bizde. Aynı memleketliyiz, onun da 3 çocuğu var. Şeref abi, Meral abla ve Metin abi. Meral abla ve Şeref abi ablamın ve abimin kankalar. Mahallenin çocukları. Metin abi benden yaklaşık 5 yaş büyük. O doğduğu zamanlar Naciye abla çalıştığı için annem bakarmış Metin abiye, annemin baktığı çocuklardan biri daha, Hazal ve Dicle gibi.. Ben yokum tabi o zamanlar.. Sonra işten ayrılmış Naciye abla, ben gelmişim aileye vs.

Evin son çocuğu olanlar hep çok sevilir. Ya da düzeltelim, en çok sevilmeselerde sevginin en çok gösterildikleridir.

Bende öyleydim işte, hem bizim evde hem Naciye ablalarda.. Ne severdi Meral abla beni, nasıl sıkıştıra sıkıştıra, mıncıra mıncıra.. O zaman ben gayet zayıftım şimdi daha zevkli olurdu heralde. Ama katlanıyordum acıya, napim hem çok seviyordu beni bende onu hem de Meral ablanın güzel ojeli tırnakları vardı, bana da sürerdi oje çok..

       Kuzenim Elçin ve ben, zayıflığımı ve renksizliğimi göstermek adına, Moda'daki evimizden... (Tabii ki sağdaki ben soldaki tatlı şey Elçin)

Metin abiyle oynardık çok, ben hep onlara giderdim, Naciye ablam en güzel gülümsemesiyle kapıyı açardı bana sarılırdı, bana yedirirdi, o ev benim ikinci evimdi işte. Bizimkilere kızsam oraya gitmek isterdim, sıkılsam orda bulurdum kendimi. Evlerinde salonlarının içinde bir kapı vardı, sanki depo gibi, ayakkabılık gibi, orda eski eşyaları vardı Metin abinin oyuncakları vardı, oraya grip oyuncak çıkarırdık. Metin abinin bir elektrikli sistemi mi oyuncağı mı ne vardı, çıkarıp dururduk, ışıklar yanardı, kabloları bağlardı, ben yanında otururdum bakardım ilgiyle. Sonra zaten o mühendis oldu :) Belliydi...

Onların evinde Metin abiyle dinlediğimiz Zeki Alasya-Metin Akpınar kasetleri vardı. Oturturdu beni teybin başına onları dinlerdik. Ne gülerdim Allahım!! Katılırdım resmen gülmekten.. "Metin abi bi daha açç noolur" derdim, küçük beyaz dişlerim vardı, hepsi görünürdü gülerken, aynaya bakmayı çok severdim de ondan bu derin bilgim kendime dair :), o kasetler gerçekten belki de benim tiyatroyu bu kadar sevmemle o kadar ilgisi vardır ki.. O evde de atıldı tohumlarım benim.. Metin abi sonra tiyatroyla da ilgilendi bir dönem, hep duydum da pek görüşememiştik onunla..




Birde babaanneler vardı.. Benimki bizde Ganime Hatun onlarınki de orda kalıyordu Hanım abla.. Bunlar gudu gudu bir ordalar bir bizde.. Sürekli kavga ediyorlar hiç anlaşamayıp, evleri terk edip 1 saat sonra biri diğerine sesleniyordu ya da geliyordu yanına. :)

                 Moda çay bahçesi, benim objektifimden geçenlerde çektim, babam işten döndüğünde gece gündüz her an ordaydım ben..

Naciye ablam canım, sevgi dolu insan annemin kankası :), dertleri ayrı ama bir, sır yoldaşı can yoldaşı, çocukları kocaları hep bir muhabbet konusu, bir alınır ikiye bölünür, sürekli kab kacak taşınır iki ev arasında, biri pişirir diğeri yer, öyle bir zaman.

Bizim bahçede sürekli çay sofrası kurulur, annemi gören herkes bir bir gelirdi, ev sahiplerimiz, gelini, Naciye ablalar, hep güzel anılar güzellikler vardı içimizde. 9 yaşında taşındık biz ordan. Ablam 23, abim 20 iken. Annemler neredeyse 25 senelik Kadıköy'lü olmuşken, biz üç kuşak Moda İlkokulu mezunu iken, Ali'nin dondurması daha ilk oluşurken, Moda Parkı'na ilk salıncaklar kurulurken, Moda'da denize girilirken biz ordaydık.
                                                                         Bu da bahar başında çektiğim Moda..

9 yaş ise nedir ki dersen..

Kendi evimize, 3. katta, geniş mi geniş, odanın bile olacağını bile bile, eski evde eşyaların boşaldığında içeride bekleyip şöyle bir bakmak, eski minik bir oyuncağını yerde bulmaktır.
Giderken ağlamaktır uzun uzun.
Siz eşyalarınızı koyarken, annenin çeyizlik sandığı bile duruken hala, mahallenin ağlamasıdır sağanak şeklinde.
Naciye ablanın görmeye dayanamamasıdır o tabloyu, içerilere kaçmasıdır biz giderken ve senin bunu farketmendir.

Biz gittikten bir süre sonra Naciye abla rahatsızlandı, böbrek yetmezliğiyle diyalize girmeye başladı. Babaanneleri bir bir kaybettik. 
Babamı kaybettik.

Naciye abla yaklaşık 15 senedir sağlık sorunlarıyla uğraşıyordu, en son bir kaç ay evvel, bir iş çıkışı annem ablam ben gittik yanlarına, o kadar kötü görmüştüm ki onu, ama aynı gözlerle aynı sevgi dolu bakışlarıyla. Çok üzülmüştüm giderken de. Ahh dedim içimden, iyi olsun lütfen iyi olsun..

Cuma günü haberi geldi.
İftar öncesi boğazıma dizildi lokmalar.

Cumartesi Şifa Camii'nden kalktı. Gittim tabii ki, hepimiz oradaydık. Ben, küçüklüğüm, gençliğim, anılarım yanyana dizildik..

Tam aklımdan ben ölürsem bu camiiden kalkmak istiyorum düşüncesi geçtiği anda ablam bana dönüp ben ölürsem buradan kaldırın dedi. Hay aksi şeytan böceği! Yine aynı şeyi düşünmüştük ve o önce söyledi :)

Ama onun belki daha çok hakkıdır ha?Şifa camiinin bahçesinden yediği meyveler fiziksel gelişimine son derece katkıda bulunmuştur onun, ben yemedim, ben sadece sevdim hep sevdim o camiyi, ağaçlarını, gölgeliklerini, kedilerini.. 

                                                                               Şifa Camii, bizim sokakta..

Ve Kadıköy tarihine bir aile, bir acı, bir anı daha gömüldü. Çocukluğumdan bir parça gitti..
İnan öldüğüne değil Naciye ablamın da, çok çektiğine yanarım bu dünyada be kardeş diyesim geldi tüm ağırlığımla...



12 yorum:

  1. yasecim yine dolu dolu, tüm duygularınla yazmışsın. eline sağlık... Böyle güzel insanlarla büyümek çok güzel, çok şanslısın biriktirdiğin tüm anılar için...

    YanıtlaSil
  2. Canım başınız sağolsun :(

    Ne kadar içten duygularla ne güzel yazmışsın.. Belli ki tamı tamına çocukluktan akan duygularla yazılmış, güzel bir öykü aktı gözümün önünden...

    YanıtlaSil
  3. Hey gidi hey kasetlere bak..
    çocukluğa gittim yine
    siz burjuvalar nasıl diyor.. ımmm resimler de çok güzel (:

    YanıtlaSil
  4. :)))
    anılar
    güzeller,burukluk her canlı için,
    anılar güzel

    YanıtlaSil
  5. Naciye abla ölümsüz aslında (: Bak ne güzel hatırlıyorsun!
    Başın sağolsun ama :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok sağolun.. Umarım öyledir.. Anılar kalıyor, yazılar kalıyor işte..

      Sil
  6. ne dokunaklı yazmışsın
    herkesin hayran olduğu bir naciye ablası vardır aslında

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ne diyebilirim bilemiyorum..
      Umarım vardır o güzel komşulardan hayatlarınızda.. Yoksa da bir başka çocuğun hayatındaki güzel insan olmak dileğiyle tüm kalbimle..

      Sil
  7. Yok, ben simdi, tam su anda, hic de burada degilim. Moda'dayim; bitisik nizam apartmanlarin gölgeledigi serin sokaklardan geciyorum. Ali Usta'nin oralara geliyorum KKL nin demir kapisinin önünden gecip. Sonra saga dogru kivriliyorum adini unuttugum ama ilk neskafemi icip de kendimi birsey sandigim sonra kafeini kaldiramayan bünyem dolayisiyla bayginlik gecirdigim cafenin önünden geciyorum. Manzarasi askina demli cayina razi oluyorum Moda Cay Bahcesi'nin KKL de kredili sistemin yegane nimeti pervasizca ders kirabilme sayesinde kösk binasinin issiz en üst katinda tek basima seyredisim geliyor o manzarayi, ben o zamanlardan biliyorum bütün bunlari her firsatta hatirlayacagimi, kopamayacagimi, mesafenin uzaklasmak olmadigini.

    Beni benden aldiniz velhasil :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim katkınız için.. Anlayan birilerine ulaşmak ne güzel..
      Sevgiler.

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...