Nil Karaibrahimgil etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Nil Karaibrahimgil etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Şubat 2016 Cuma

Evet'lerde Hikmet Var

Son zamanlarda okuduğum en güzel yazılardan.. Nil Karaibrahimgil, Hürriyet, 15.02.2016...


"Şu yaşıma kadar, düşüne düşüne buldum ki: Bir şeye başlamamanın en önemli sebebi, beceremeyeceğin korkusudur.

Hepimizin kafasında bir toplum oturur. Hadi bilemedin, bir topluluk.
Çocukken olmayan bu topluluk, hangi ara toplanır da, sana çekidüzen vermeye başlar bilmiyorum ama iyi olmaz gelip yerleşmeleri. Bütün topluluklar gibi, onları da birbirlerine bağlayan şey korkudur çünkü. Sana da fıs fıs koku gibi bu korkuyu salarlar.
‘Bu söz konusu şeye başlayacak olursan, rezil olursun, beceremezsin, eline yüzüne bulaştırır sonra da oturur ağlarsın’ derler. Senin de ödün kopar. Varolan halini değiştirmezsin. İç güveysinden hallice de olsan, haline şükreder, kalkışmalardan aman aman kaçarsın.
Genellikle, en engellenmeye çalışılan şey başlangıçtır. Başlangıç çok güçlü şeydir çünkü. Bitirmenin yarısıdır denilmesi boşa değildir. Kalkışanın oku yaydan çıkar.
Eğer sizin de hayatınızda, benimki gibi, başlamaktan korktuğunuz şeyler varsa botlarınızı giyip yola koyulma vaktidir. Herkesin saati, zamanı kendinedir. Geç ya da erken yoktur.
Geç kalınmamıştır, erken de varılmamıştır. Her şey vaktindedir. Bu benim hayattaki en büyük batılım.
O sebeple, başlangıca, geç ya da erken diye sıfatlar takmayın. 60 yaşında ilk romanını yazan da var, 16’sında yazan da. Hayat, birden karar verip, hayatını değiştiren dönüştüren güzel insanların hikayeleriyle dolu.
Hepimizin, hele benim gibi ‘ya mükemmel olmazsa’ hastalarının kaçınıp durduğu işlere girişmenin çanlarını duyuyorum. Kendimi bir kenarda erteleyip duruyor buluyorum. Girmiş bir yere tavşan gibi titriyor. ‘Gel sen bakayım’ diye kulaklarından kavrayıp kaldırıyorum, gözlerinin içine bakıyorum, ne görüyorum dersiniz? Topluluk... Korku...
Mükemmeliyetçilik. Ya da bazen düpedüz tembellik. Bunları mazaret kabul etmeyelim.
Dikkat ettiniz mi, üşenmeyip, gitmeyi düşünmediğiniz bir yere evet dediğinizde ne güzel beklenmedik gelişmeler oluyor?
Benim ikinci en büyük batılım da bu: Evet’lerde hikmet var.
http://diyready.com/22-easy-teen-room-decor-ideas-for-girls/

İçinizdeki ‘hayır olmaz’ları, ‘evet neden olmasın’a çevirebildiğinizde, hayat senaryosunda büyük değişiklikler yaparsınız.
Evet deyip gittiğiniz yerde, biriyle tanışırsınız hayatınız değişir, ya da duyduğunuz bir cümle size yol işareti olur ya da gördüğünüz bir şey size kapı olur.
Evet diyarları, en küçük önemsiz gibi görünen tekliflere bile olsa, sihire açıktır. Aklınızda dans etmenin d’si yoktur ama bir arkadaşınıza evet demişsinizdir, kendinizi bir salonda döne döne dans edip eğlenirken bulursunuz.
Neden daha çok dans etmiyorum ki dersiniz, hayatınıza dans girer.
Evde miskin miskin oturuyorsunuzdur, ‘çıkıp bir yürüyeyim’e evet dersiniz, taptaze oksijenle kendinizle baş başa kalır, taptaze fikirlerle dönersiniz.
Aklınıza gelen bir kalkışmaya evet dersiniz, oturup yazmaya, çizmeye, söylemeye başlarsınız.
İçimizdeki topluluk tutucu. Değişmemizi istemiyor. Halimizden memnun aynı şeyleri tekrarlamamızı söylüyor. En azından böyle devam edersen, başına çok kötü bir şey gelmez ve yorulmazsın diyor.
Hayatsa bir şeyi tekrarlayıp durmak için çok kısa. Yorulmadan da evetler, vay be’lere dönüşmez. O halde madem bugün pazartesi, evet’lere başlamanın, korktuğumuz şeylere kalkışmanın tam zamanı.
Hepimize bol şans."

27 Ocak 2015 Salı

Nil yazmış..Selülit Beyninde

(Başlığı ilgilendiren kısım ilk 4 paragraf sonrası,direkt inebilirsin.. İlk 4 paragraf tamamen fasafiso)

Ah dünya, bu sabah ta aynısın haşmetlim. Sabah 06.40'ta geçen servisime bindim, içerisi çok sıcaktı. Atkımı çıkardım, öndekilerin de benim gibi düşündüğünü duyunca "sıcak değil mi?" dedim onlara, evet dediler. Söyleyeyim o zaman dedim, kalktım en arka koltuğumdan servis koridorundan yürüdüm ve şoföre rica ettim. "Kaloriferi kapatır mısınız?" Kapattı.
Oturdum yerime 5 dakika sonra arkamdan, hakkımdan benden bizden konuşmaya başladı.
İleri geri.
Saçma sapan..

Bende minik fok balığı kıvamında tüm yolda oyunlar oynadım, geldim işime, odayı havalandırdım, çay demledim bizim odadaşlara.. Sanırım normalim, evet evet normalim ben.. Kişinin kendine normal demesinin bir hastalık göstergesi olup olmadığını bilmiyorum tabi.. O kısmına psikologüstler karar veriversin, yorum kısmında mümkünse yazıversin.

İnternette biraz gezinince Nil'in çoook eski yani 2005'teki bir yazısına denk geldim. Hemen copy paste.. Seviyorum Nil'i, enerjisini, tatlılığını. Ve geçenlerde Arcan'la konuşurken çıktı sinir kız dedi Nil'e.. Bende herkes ona bayılıyor sanıyorum. Neyse ben bayılıyorum.. Su gibi geliyor bana..

Bugüne, yarına, herkese, her şeye diye..




"Bakın duyması ne kadar güzel:

En iyileri sensin...

En yetenekli sensin...

En güzel sensin...

En başarılı sensin...

En orijinal sensin...

Senden bir tane daha yok...

Gerçek olamazsın, sen şaka falansın!

Bunlar ağızda güzel bir tat bırakır fakat beyinde yağ yapar. Bu yağlar acilen atılmazsa beyinde 
selülite dönüşür. Beyni selülitlenmiş biri, giderek daha fazla yağ ihtiyacı duyar. Bunların ve bunları söyleyenlerin kölesi olur. Bu doymuş yağları duymaya doyamaz diyelim. 

* * * 

Peki bu güzel sözlere tırnaklarımızla tutunmayalım da napalım? Selülite karşı beynimizi düzenli olarak şu sözlerle yıkayalım:

En iyisi olmak için çok çalışmam lazım...

Yetenekli olmayabilirim...

Güzellik, yıllara endeksli enflasyonda beş para etmez...

Başarmam lazım...

Orijinal bir parçam var mı ki?(Şarkı anlamında da kullanılsın)

Benim gibi çok var, nasıl ayrışıcam?

Bunlar ağızda ekşi bir tat bırakır. Ama beynini bunlarla yıkayan kendini taze tutar. Selülitsiz bir beyinle ve bacaklarla koşar da koşar! Çünkü o, bir türlü yetişemediği bir şeyin yolcusudur. Tek isteği biraz yol almak olan biri, çok yol kat etmiş olur. Bunun diyeti kendinin hep ham olduğunu kabul etmektir. Böyle ham kalmak yağları yiyip yiyip, şişip şişip piştiğini zanneden çiğlerden olmaktan iyiydir. 

* * * 

Örnek: Benim gibiler aslında, kendilerini Tibetteki yak yağından bile ağır yağlarla kızartmak isterler (bu ham oldu). Fakat burada bir tuzak vardır. Borsada nasılsa değerim gitgide artıyor diyenler batar. İnsanın ekolayzırını her gün yeniden ayarlaması gerekir. 

Dışsesler iyi ya da kötü kısık tutulmalıdır. Sizi nakarat nakarat övgülere boğan koroları iyice kısınız. Koşturan, gitgide hızlanan ritimleri açıp onlara dans etmeye çalışınız. İntro bölümüne güzel melodili bir kanal açınız. İntro bölümünü loopa alıp binlerce kere dinleyiniz. Başlamakla bitirmek kapı komşusudur. Arası bir limondur. Dünya yuvarlaktır. 

Burada (hep sınıfta k)alınacak ders hangisidir?

a. ‘101: introduction to myself' (kendime giriş)

b. Literature literature literature (edebiyat)

c. 404: me, myself and Irine (ben, ben ve irin:)

d. Electives (seçmeliler, maymun iştahlılar için)

Ve cevap mfö'den geliyor:

Peki peki anladık, sen neymişsin be abi! 
a a a!"


Not: Genel tüm şikayetler biriktiğinden, artı bugün ki terbiyesiz tavırları servis arkadaşlarımda gördüğünden, tamamen ortak bir karar ile o servis şoförü şikayet edilecek(miş).. So, göreceğiz.. 

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...