31 Ekim 2014 Cuma

Olağan Hayat Halleri...

Yine bir Cuma günü içimi gıcıkladı hava, gün, yağmur.. Haydi dedim yazalım bir şeyler.. Kaydedilmesi gerekenler vardır belki de..

Jüriden sonra gerçekten normale döndüğümü yavaş yavaş hissediyorum.
Kemençemi yeni yeni elime alıyorum, yani daha rahat bir kafayla diyelim. Çünkü kendime koyduğum zaman kısıtları altında çalışmak ona, oldukça güçtü.

Bu hafta Emine'nin doğumgünüydü. Benim kuzenler toptan doğmuş. Neredeyse aynı gün. :) Yeşim'in 6 Kasım, Elçin'in 5 Kasım.. Yani Eylül-Ekim-Kasım her yerim doğumgünü, yıldönümü, kutlama :) Hayatımdaki Terazi ve Akrepler. Hosssss size..

Bu Yeşim olan :) çok yetenekli, ona hediye ettiğimiz eskiz kalemleriyle iki dakikada harikalar yarattı...

Sonracığıma sevgili Burçin'den çok şeker iki bileklik geldi bu hafta.. :) Bana jüri hediyesi. Burçin çok hoş tasarımlar yapıyor, instagram üzerinden ürünlerini sunuyor. İnceleyin derim.. Duttim Collection, tık tık.

                                                            Boğa&Balık aşk bilekliği :)

Şu ara eve birileri gelsin, ne zamandır çağıramadıklarımı çağırayım halindeyim. program yapmaya çalışıyorum. Haftasonları sen gel, sen git kıvamında programlar oturtmaya çalışmaktayım..

Kitap fuarı geliyor, 8-16 Kasım arasında, umarım bir aksilik olmazsa Erdem ile 15'inde fuara gideceğiz.

Ege geliyor Amerika'dan önümüzdeki hafta ve onunla ne kadar görüşürüz, neler yaparız bilemiyorum. Sadece bir kahvaltı programı yapabildik şimdilik Okan ile birlikte.. Bakalım..

Kitaplar ve kitaplar... Uzun zamandır Haruki Murakami'nin İmkansız'ın Şarkısı'nı okuyordum.. Elimde kalakalmıştı açıkçası, bir türlü bitiremedim ama araya çok şey girdi, bazen olur ya.. Kitapla ilgili eleştiriler oldukça pozitif, çok akıcı, bir çırpıda okunabilen, hikayesi ve Japon kültürüne temas eden noktaları gerçekten çok etkileyici, hikaye çok naif. Benim elimde biraz uzun sürmeseydi daha konsantre olabilirdim ama dediğim gibi kötü bir döneme denk geldi okumam için.  Okumak isterseniz eğer "Norwegian Wood" şarkısı ile başlayın, iyice bir dinleyin bu parçayı, harika bir partner olacaktır, zaten kitap bu şarkıyla başlıyor..

         Bu resim temsilii :), internet kaynaklı...



Bugün itibariyle, sevgili İsmail hocamızın bana doğum günümde hediye ettiği, Nihat Doğu ile yapılmış bir söyleşiden oluşturulmuş Mehmet Yalgın kitabı olan "Biraz Hayat, Biraz Sanat Kemençeci Bir Avukat" adlı kitabı okumaya başladım. Nihat Doğu İstanbul radyosunun 40 yıllık sanatçılarından, kemençevi bir müzisyen.. Kendisi mesleğini müzik aşkıyla bırakıyor.. Kemençeyi ağlatan adam olarak da anılıyor..

Mehmet Yalgın ise benim ilk kemençe kitabım olan, "Kemençe Metodu"nun yazarı.. Beril Çakmakoğlu ile birlikte tabii.. Şimdi elimde bu güzel hayat anılarıyla süslenmiş Türk Musıkisi kitabı.. Ne güzel hayatlar, ne güzel tatlar var derseniz, tavsiye ederim...

Kasım yarın..
Kasım'da Aşk Başka mıdır? Geçen seneden, tık tık..

Şimdi hafta sonu, Kasım, Akrep Burcu Temalı :),  bol filmli kitaplı olsun dileğim..
Sevgiler, saygılar, hayırlar, uğurlar efemm...



18 yorum:

  1. Kitap fuarı zamanı geldi di mi?Ya eskiden Taksim Odakule'de olurdu bu fuar.Ne zaman Beylikdüzü'ne taşındı ben artık gidemez oldum :(

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sorma Gamze, fuara gitmek artık bir işkence! Uzun uzun saatler bekleyeceksin yollarda, ya ücretsiz servisleri kullanacaksın ya arabanla gideceksin. Çok zor.. Merkezden uzak olması bir çok insanı kopardı fuardan.. Bende artık 2-3 senede bir gider oldum, bu sene niyetim var inşallah. Erkenden kalkıp gitmeyi planlıyorum.
      Taksim'deyken şahaneydi, her sene giderdim :) Ama malum orası da yetmiyor fuar için, yetmiyordu yani..
      Yine de merkezde bir yerde olmalıydı, aynı fikirdeyim seninle..

      Sil
  2. Yağmur, trafil... ne kötü di mi Yasemin Hanım? :(

    :)

    Bu arada bloguma beklerim ben de, hele yarın akşam yeni bir öyküm başlayacak. Siz de oradan başlayabilirsiniz Kafa'ya! :) sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben bloğunu takip ediyorum zaten Kafa'cığım :)

      Sil
  3. Sanırım fuarın son gününe gidebileceğiz biz. Aaaa, dur ya, son gün çocuklarla gidebiliyoruz ama belki Can'la öncesinde bir kere daha gideriz. Tabi ikna edebilirsem. Fuar Edirne'ye daha yakın olmayaydı iyiydi:-)

    YanıtlaSil
  4. merak ediyordum zaten imkansızın şarkısı kitabını,
    sevgiler. :)

    YanıtlaSil
  5. hoş haberler yaaa. murakami züpeer :)

    YanıtlaSil
  6. Merhaba Yasemin,
    ben de hemen koştum geldim :)
    Murakami candır, ben 1Q84 ü okudum ve çok beğendim, tavsiye ederim.
    Bundan böyle görüşürüz o zaman :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoşgeldin Burcu, görüşelim evet evet :))

      Sil
  7. Kemençe aşkın nasıl başladı çok merak ettim :) Bizim evde ki bi sürü müzik aletinin içinde bir adet kemençe de var ama hala çözüme ulaşmış değiliz. Çalınmıyor süs olarak beklemekte. Belki bir gün oda raftaki yerinden ellere düşer :)
    Bende doğum öncesi geziyim tozayim sonra fırsatım olmaz diye planlarla bogusmaktayim :) Sen de gelsene bana doğum öncesi moral olur :)
    Öperim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aaaha :) Çok tatlısın, gelirim hemen gelirim bak :)
      Kemençeyi bir gün yazacağım burda.
      Seri halinde bile olur yazacak çok şey var :)

      Sil
    2. Hadi koş koş gel :)
      Tamam merakla bekliyorum kemençe serini :) benim eşim de konservatuvar mezunu biliyor musun? Pek sever her türlü müzik aletini. Kemençeye hala el atamadik belki sayende bi heves başlarız bizde :)

      Sil
    3. Hatırlıyorum, konuşmuştuk sanki.. Yani kemençe acayip bir saz,başlayın desem bir türlü başlamayın desem ayrı :)

      Sil
  8. Kemençe çalma isteğiniz gerçekten çok etkileyici. Dinlemek isterdim. Karadeniz bölgesinde yaşıyor olmama rağmen kemence çalan bir bayan hic görmedim. Ama sizi tebrik ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Burçin'ciğim benim öğrenmeye çalıştığım enstrümanın adı klasik kemençe. Karadeniz kemençesiyle uzak yakın bir ilgisi yok. İsim benzerliği sadece :)

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...