ben etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
ben etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

15 Temmuz 2015 Çarşamba

Sevgilim Seni Terkedemeyeceğim Çünkü Valiz Yapamıyorum

Bana tatlı tatlı tatillerden bahset bebeğim!

Geldi dimi o vakit.
Oh ohh şükürella nurella...

Gidiyorum, tamam. Kocaman yorgunluklarımı arkada bırakıyorum, kendimi maviye atıyorum. Mavi su, Mavi deniz, Mavi gökyüzü, Mavi kıyafetlerim, Mavi... Başka mavi yok bence..:P

Dün akşam, saatlerce valizle ilgilendim. Ütüsü, ne giyceğim, altına üstüne, ayakkabılarımın nasıl olacağı, o bu şu... Çok radikal bööyle pratik kararlar aldığımı sanmayın.. Doldurdum tüm dolabımı, doldurdum tüm ayakkabılarımı..!

Ben valiz yapamıyorum, dün akşam yine bunu anladım.. Benim seyahat kültürüm sıfır. Vallahi bak... Yeminlennnnnn...

İşte başlıkta anlatıldığı gibi sevgiliyi terketmeye kalksam ömrü billah çıkamam evden.. Ne alayım, nasıl koyayım derken adam beni tekrar kandırır, yani o denli uzun sürer!

Senede bir kez uzun tatile çıktığım için, bööyle karar veremiyorum ne alsam ne giysem ne yapsam. Olduğu gibi dolabı yanımda götürüyorum. Al sana gardrop pardon valiz..

Sonra tabii ki bilindik son. "O kadar taşıdım amaaaaa giymedim ne şapşalım beeeğğğnnn" diye homurdanıyorum. Ama denedim... Az almayı da denedim.. O zaman da ya şu pantalonu neden almadım ben, hay bin kunduzum, hay Allah beni bildiği gibi yapsın diyip kendime zehir ediyorum..

Takılar.... Offf neyle neyi takacaksın.. Daha kıyafetlerini tam olarak seçmemişsin.. Takı analizi çok zor.. Olduğu gibi kutulara dolar gider.

Ayy kozmetik eşyaları!!! Deniz-güneş-kum-kızlar tatilinde beni en zorlayan şey! Çünkü alt kategorileri var, neler mi?
1. Saçlar... Denizden çıktın duşunu aldın fön çekemeyeceğine göre... Tarağın, açıcı spreyin, fön makinen, argan yağın,kıvırcık belirginleştiricin, üstüne köpüğün, köpüğün baş edemediği azgınn saçlar kısmına azıcık da jölen.


2.Vücut şeyleri... Allahım bir kere koruyucu krem, bronzlaştırıcı yağ, güneş sonrası krem, yüzünün güneş koruyucusu, yüz temizleyicini göz bilmemnen, makyaj temizleyicilerin, ayy çok nemsiz kaldın cok cok yağların, banyo lifin,şampuanların....Terrible!
3. Makyaj malzemeleri.. Az yapılıyor tatillerde.. Ama yine de götürüyorum ya aniden gözlerime sürmeler çekmek istersemmmmm??

Kıyafetler çantalar kısmına zaten detaylı giremiyorum.. Giremeyeceğimm..
Yani annem bu gel gitler beni yoruyo şimdiden..

Biri gelse senin her türlü işini valizini hallederim sen atla git dese, ben dünyadaki cenneti bulmuş olurum.. İşte o melek! İşte o huri benim için..

Valizz dediğin nedir ki ben tık tık ennn fazla yarım saat.. Sakın demeyin bana! Çok dediler, yine biri derse çakarım. Acımam...

Ha sakın birde çocuğun olsaydı napardın da demeyin. Gitmezdim otururdum evimde.




Yani özetle ben dün yetiştiremedim.. Sözde bugün iş dönüşü hemencik atlayıp gidecektik trafiğe kalmadan.. Benim daha işlerim var... Arcan dün gece arkadaşlarıyla olduğundan valizini de hazırlamadı. Aman erkek dünyası 2 bermuda 2 mayo 2 pantalon ve alabildiğine tişörtle bitecek onun işi. O hakkaten 15 dakika, hadi en kötü yarım saat..

Ay neyse ben tatile gidiyorum. Orada valizimle gidip dinleneceğim. Onu ayrı bir şezlonga yatıracağım.
2 hafta yokum.
Sonra gelip abimi evereceğim.

Çok öpürem sevirem.
Kendinize iyi bakın. Mutlu bayramlar olsun şimdiden :)





19 Ocak 2015 Pazartesi

Portakal Kabuğu Görünümlü Selülitlerle Baş Etmenin Yolları

Kendiyle derdi olan insanlar, bir gün gelir yine kendinde bulur sonunu demiş bir düşünür. Yok dememiş aslında tamamen şu an uydurdum.

Günler, geceleri, geceler ayı dolunayı bir de yıldızları kovalarken, ben minnacık dünyamda gide gele, erkek kalka kalka ve arta kalan zamanlarda çokça uyuyarak, etrafımdaki herkesi seve seve, yine ben kendimle kendim gibi yaşıyorum.

Yazamadım buralara, yazacak bir şey bulamadım, bir mim yaptım o da yapmasam iyiydi.
Neden dersen çok klasik olsun ama taştan olsun. İçimden gelmedi ayol..

İçinden ne geldi dersen şu ara eve taktım. Evi güzelleştireyim istiyorum. Eskiden annem içi sıkılınca koltukların yerlerini, bir iki örtü falan değiştirirdi. Bizim ev tek L koltuk 1 berjer olduğundan ancak ve ancak L nin kısa ve uzun kolunu değiştiririm, o da olamaz çünkü duvar ölçülerine göre yapıldı.. Yani o da benle dalga geçer, ben burdayım yerimde, beni hayatta oynatamazsın yürrrrüüüü taş arabası der suratıma en "pembe" haliye...

Burnuma kokusu geldi, Miss Twins'den aldım..
Oda kokuları, mumlar, loş ışıklar hayatımı güzelleştirmekte. Yani ben onlaran medet ummaktayım. İki koksun, bir mum olsun, bana bir bade doldursun bu ne güzel düğün olsun. Derdim bu.

Tabii ki geçen gün yazdığım şükür yazısı, tamamiyle buna da şükür kıvamında idi. Bunu da belirtmeden geçemeyeceğim. Ama ayrıntılı yazamayacağım neye buna da şükür dediğimi, ahh açmayacaktım şu bloğu tanıdıklara!

Şimdi haliyet-i ruhiyemi anladıysan sayın okuyucu biraz daha devam edeyim. Ben anladım ki şu hayata karşı nasıl kasık, her şeyi hesaplamaya çalışan, adımlarını hep güvenle atmak isteyen bir insanım. Kötü bu kötü. Akıntıya kapılıp rahatça bırakanlara kendilerini nasıl özenirim. Azıcık gamsız olanlar, kafaya takmayanlar hiç bir şeyi, off bayılırım! Ama benim kafa kancalı, her noktaya bir şey takılır, olmadı yapışır, benim kine takılmazsa başkasına takılanı alır. Dert büyük!



Hayatın bir dönemecinden, virajından geçmek, yeni bir mahallesinde soluklanmak üzereyim.

Merak etme :)
Belki sende benimlesindir.
Benim yanımda olmasan da, kendi hikayendesindir.

Hayatla arandaki maç diyorum... Kaç kaç?

Yine de uzun uzun yürümek gerek, her derde deva diyorlar..
Kulağımda bir Fado ezgisi, ellerim cepte olsun.
.
Peh..
Yine romantiğe bağladık.

Hadi öperekten, severekten..
:))

24 Aralık 2014 Çarşamba

Bir Beyin Boşalması Anı...

Dünyanın çivisi çıkmadı mı daha?
Çıktı belki de ondan savrulup duruyoruz sağa, sola.
Ondan sarkıyoruz belki belimize kadar.

Bugünün anahtar kelimesi Satürn, Elma, Tavuk, Vücut olsun caaanım Aralığımın 24'ünde..

İşte merak var ya bu merak, bende sonradan oldu. Önceleri gelişmedi, hatta ailem ne meraksız çocuk bu yauuu diye birbirlerini dürterekten beni gösterirlerdi.

Ben ki en ortada, en küçük yaşlarda hayatı olduğun gibi kabullenen..
İnsanların eksilerini görüp, onları anlayıp, iyiyi kötüyü ayıran, hatta sevdiklerimi uyaran olgun bir armut idim.

Armut 1 yaşında

Ablamla aramızdaki 14 yaşa rağmen aşklarını bana anlatırdı.
Sigara içerdi annemden gizli, orda burada, görürdüm de asla söylemezdim.
Aşık olurdu konuşurduk.
Yani o anlatırdı.

Abim ile aramızda 11 yaş var, geceleri aynı odada telsiz kullanıp kızları avlamaya çalışırdı kendine komik takma isimleri takarak.
Ben onları dinlerdim.
Hepsini sakladım.

Yani ben hiç bir şeyi kimseye anlatmayan, hatta nedenini bile sorgulamayan çocuklardandım.
Hele ki dünyayla ilişkim.
Ne bileyim uzay mekkiiiiii, yok terminatör, yok bebelerin dünyası, elektrikli oyuncaklar hiiç mi hiç ilgimi çekmezdi.

Bir legoya tepki vermiştim. Ev sahibimizin torunu Erdem'in vardı.. Böyle deyince de uzakmış gibi. Erdem benim ilk arkadaşım hayatta. Bir kaç ay arayla dünyaya merhaba dediğim arkadaşım. Erdem'de olan legolardan nasıl istemiştim bende.. Neyse annem benim bir şey istediğimi duyunca şu hayatta pek mutlu olmuştu da kadıncağız biriktirdiği mutfak harçlıklarıyla bana lego almıştı.

Sonra merak gelişti bende, ama geç olmuştu tabii. Geçtiğim yaşlardaki boşluklardan hala çekmekteyim. Arcan "Yuh Yasemin bunu nasıl bilmezsin" diye bayağı bir sorgular.

Napim?
Boşluklarım var hayatta..
Kabul.

Nihayetinde astrolojiye merakım var. Satürn Yay burcuna geçti diye havadislerim var. Yaylar ve kendini yay hissedenler, yükseleni aksıranı tıksıranı yay olanlar. Korkmayın ama 3 sene çok affedersiniz s...çanze!

Böyle dediğimde de Gözde okumasın istiyorum.
Gözde okuma sen aşkım canım bloğu.
Sen iyi olacaksın bir şey yok ben diğer pis yaylar için yazdım bunu..

Aslı var Yay.. Aaa Aslııı! Dikkat et kendine..

Neyse, elmaya geçelim. Duydum ki sabah içtiğin kahve yerine Elma yesen daha çok ayılırmışsın.. Öyle bir kafein! Hamilelere kahveyi azaltın derler de neden elmayı azaltın demezler, hah soru sordum cevaplayın doktorlar!

Sonra dünyada insandan fazla tavuk varmış. Tavuktan fazla da kene vardır herhalde.. Bu bööyle gider.

Bir de viiicııdımızın 3/4'ü su. Ay tamam bunu herkes biliyor.

Damarları birleştirince 19.200 km yol oluyormuş. Yuh!
Ondan bu kilo fazlalığı. O kadar damar 40 kg eder bence.
Üstüne kalınlı inceli bağırsaklar, sağlı sollu loplu beyin ve popolar.
The other organları da ekle..
Al sana 60 kg.
Yani zayıflamaya gerek yok, bizimki içerik fazlalığı.

Neyse bu kafamdaki saçma bilgileri size aktardım da bir hafiflik geldi. Oh!!

Şimdi Güldestan'a gidiyorum. Ama bu yazıyı siz sabah okuyacaksınız.
Sabah göreceksiniz,
Sabah şerifleriniz hayrolacak
da ne olacak bilemiyorum..

Ama iyi düşünmek gerek insan sadece böyle engin bilgili, kültürlü yazıları okusa beynine bir erdem gelir.
Erdem benim ilk arkadaşımdı.
Ev sahibimizin torunu.
Böyle deyince de uzakmış gibi. Erdem benim ilk arkadaşım hayatta. Bir kaç ay arayla dünyaya merhaba dediğim arkadaşım.

Şeyy, pardon..

Özetle durumlar, meraksızdım meraklandım, olgundum çürüyorum.
24 çok güzel rakam.
Doğum günüm 24'ünde ondan mı seviyorum acaba.
Şubbat tabii..
Hububat.
Bolca da bakliyat..
Yiyiverin anacığım.



Not. Dün akşam iş yeri çekilişi hediyelerimi alırken Mahinur hoca aradı. Geri döndü, beni seviyormuş, beni terketmemiş, derslere devam, sadece onun hayatında da bir küçük deprem olmuş, geçecek bitecek umarım en kısa zamanda...  İlk seni aradım dedi, ben de hocam 1 haftadır öldüm öldüm dirildim, bunalıma girdim diye hüngür şakır oldum karşısında. Şimdilik devam. Bu arada kendisi de Yay burcu.. Allah daha beterlerinden korusun. Sübhaneke dinimiz Amin!









21 Aralık 2014 Pazar

O Beni Vurdu Bang Bang!

Gececi geldi hanımm...

Hem de en uzun gecede geldim.. Yaz yaz bitmez, oku oku gitmez..

Ne diyeceğim.. Dünya yuvarlakmış, vallahi cidden.. Bir de dönüp duruyor meret. Hem kendi kendine, hem de onun bunun çevresinde. İşte ona göre yazıydı, sazıydı, günüydü gecesiydi oluyor. Bugünde onlardan biri. Saz.. Ay hayır kış. Kış kış geldi.

Ama hayat bu dünya dönse de dursa da her şey olacağına varıyor. Bir önceki yazımda yine bir geceden seslenirken kendime ayyy bir sıkıntı var çık içimden şeyytaaaann diye seslenmiştim ya. Hah onlar bir bir çıktı gün yüzüne.

Güldestan'a gideceğimizi yazmıştım ailecek.. Gidemedik. Milli yas ilan edilmesi sebebiyle ertelendi. Bu kısmı önemli değil tabi, gidilir, gideriz. Ben teefonumu elime aldım ablama iptali söyleyecekken, bana "Mahinur'un mesajını aldın mı?" dedi. Yoo ne mesajı?

Evet, kemençe hocam Mahinur hoca, bir süreliğine ders veremeyeceğini bir mesaj atarak bize bildirmişti. Neeeeyy???!!
O an gerçekten elim ayağım birbirine dolaştı, tansiyonum oynadı, dünya dönerken beni içine aldı, içine sığdıramadı dışına fırlattı..
Eee neden?
Ne oldu?
İyi miydi?
O kadar yıl kesintisiz ders vermişken ne oldu da ara verdi?

Aldı beni bir düşünce.. Ama en çok ona dair. Meğer ne sevmişim onu. İyi olup olmadığını düşündüm sadece.
Kendimi düşünmedim bir süre inan!
Sonra kendime de geldi tabii.. Tam bir diğer eşiğime yaklaşmışken, tam hop diye o eşikten atlayacakken, tam bir kırılma noktasına bu kadar yaklaşmışken bir ara geldi..
Aşağı düşmeden sabit durmalıyım..
Kısık ateşte, yavaşça kalmalıyım.


Aynı gün, İsmail amcamızın vefat haberi geldi. Sarsıcı, üzücü, çocukluğuma bir küçük kesik daha.
İş çıkışı cenaze evi.
Anılar, anılar, sohbetler, benim çocukluğum, onların gençliği..
Yine babam babam..

Hafta ortası oldu işte. Derken Hülya'nın ameliyatı. Nerde olacak, nasıl olacak, iyi mi olacak, nasıl haberleşeceğiz... İşteki tüm arkadaşlarımın yeri ayrı, kendilerine bir koltuk edindiler içimde, nasıl derin oldu yıllardan bu yana..

Hülya iyi. İyi olduğu için de bin şükür.

Dün gece de Nuran hocanın vefat haberini aldım. Off Mimar Sinan camiası ağlıyor işte. Ağlanır tabii, öyle tatlı kadındı Nuran Yavuz. Mekanın cennet olsun güzel kadın.. Tatlı gülümsemen hep aklımda, elindeki kahve ve sigaranla...

Bir küçük artçı sarsıntı geçirdik geçen hafta kendimizce. İşte bu ara biraz sarsıcı, sıkıcı.
Ama bugün bir ferahlık geldi agaiinn!
Durumlar böyle..

Bu hafta yılbaşı organizasyonları ile dolu. Her akşama bir olay.. Umarım ışıltı gelir yüzüme, kalbime.
Yoksa kendimi çekemiyorum.

İçimdekiler dersen, biraz kaygı, biraz umutsuzluk, bolca üzüntü, azıcık heyecan, çok karışık kafa, çok kadın, bolca erkek, daha çok çocuk, minicik hırs, bir sürü boşvermişlik, az güven, biraz üretme isteği, çokca kaybolma hali..

Bu yazının şarkısı da Donny Hathaway oldu.
A song for you

O halde upuzun bir gece herkese.
Malumunuz uzun zaten.
Uzanın bu bileşik hayat tamlaması içinde..
Bende uzanayım, uzuyayım, uzun uzun bakayım geceye.
!

20 Haziran 2014 Cuma

Sosyal Köfte..

Evet ben tam bir sosyal köfteyim. Bazen baharatlı bazen sadece sarımsaklı, bazen top bazen ızgara bir köfteyim. Tabi içeriğim, yapılış şeklim sokaktaki aktivitelerime göre değişmekte.

Kültürel anlamda faaliyetler ya da arkadaş görüşmelerime bir yenisi daha eklendi. "Arkadaşların çocuklarını sevme günleri." O yüzden ordan alıp oraya koyuyorum, bir şeyleri eksilte çoğalta gidiyorum. Özlüyorum o bebeleri, napim! Hem gün içinde anlatıyorlar komikliklerini, hem de hepsine bir gönülden bağlılık.. Çok yürek zor iş.

Neyse günlük kısmına gelecek olursam, -sak-, son haftamı PT ile geçirdim diyebilirim. Pt, Pınar.. Nazlı'ya birlikte gittik, sonrasında Kalamış'ta geçen hafta takıldık, dünde o sağanaklı dolu yağmurunda Kadıköy'de birlikteydik, sonrasında yemeler-içmeler falan. Kalamış'taki buluşmada Hülya ve Bade'de vardı, 6'da buluşup gece 1'e kadar naptınız, nasıl sabitlendiniz, poponuz düzleşmedi mi affedeerrsin diye soracak olursan okuyucum valla bende anlamadım pek bir güzeldi o akşam. Cazcılar, marina, deniz, güneş derken çok keyifliydi işte.

Altta da ağırlıklı PT ile olan geçen haftaki şukela pozlarımız var.. 2 resimde kafasını tutuyorum mecbur, kadın oynak, yoksa abuk subuk şeyler yapıyor.


İşte bu da Bade, dünya tatlısı bir şey.. Onu da gördüm son haftalarda, ne mutlu bana!

(Maşallah de, annesi bile koymuyor resimlerini bir yere, ben açık ettim, ihale bana kalmasın)


Şimdi geçmişten bahsettiğimize göre gelecek günler için konuşalım.

Cumartesi-Pazar Ne yapacağız? : Hafta sonu  Ağva planımız tabii ki suya düştü, çünkü yağmur var, çamur var. Cumartesi günü sosyal köfteliğimle ilgili bir küçük kahvaltı organizasyonu olabilir, henüz net değilim bakacağız. Film izlemek ve kitap okumak isterim. İsterim evet isterim. Belki dizime devam ederim.

A hangi diziymiş buuuu? : Breaking Bad.. Tamam biliyorum bitiremedim, ay nowww...!

Blog ne yapacak? Sanırım bir yeni blog yazısı da olabilir. Belki müzikli, kalemli, defterli kitaplı. İçe dönük, şahane olur. 

Alfonso: İzinli.

Güzel Cumalar, sevgili Hafta sonları bla blaa..

Notttiiinnnggg: Vallahi bloğun ziyaretçi sayısı arttı, gelen giden yorum yapan pek mutluca oldum bende. Her birini okuyorum, ne güzel diyorum oh oh yapıyorum, mezdekeylen oynuyorum amannnın...!



Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...